23 Şubat 2009 Pazartesi

Yeni yazı..

Ayıp oluyor değil mi, insan bu kadar da uzak kalmaz ki blog sayfasından,
Tamam ben de bunalım takılıyorum, yazmak için içimin şen olmasını bekliyorum diyorum ama eee ne zaman yazacağım..
Her şey iyi olsun Blog arkadaşlarımın sağlıkları iyi olsun da ben de yazarken yaşadığım keyifleri anlatabileyim anlatmaya utanmayayım diye beklersem olmuyor işte..
Hayat devam etmekte ve iyisini de kötüsünü de biz yaşıyoruz, (Blog Arkadaşımız Bast’ın (Anne Kedi) iyi haberlerini beklemekteydim, Eminim alacağız iyi haberlerini, yeni yaşamına çok çabuk adapte olacağını gayet iyi biliyorum, bize anlatacak gün gün gelişmeleri..
Ben de yazayım bu gün dedim kendi kendime..
Madem yazıyorum.. boş laf olmasın..
Yararlı bilgiler olsun az biraz..
Sizin bilmediğiniz benim bildiğim yararlı bilgi nerde peki.. olmadığına göre, mail zincirine başvurayım, hani görgümüzü bilgimizi artırmaya, sağlığımızı korumaya, dolandırıcıdan, kötü niyetliden korunmamıza yarayacak bilgiler edinmemizi sağlamaya niyetli mail zincirine bakayım, kopya çekeyim diyorum..
Birinci bilgi : Ayvayı Yemeliyiz, Heeer şeye iyi geliyormuş, cilt, mide bağırsak, böbrek kalp.. ne kadar organımız varsa hepsinin dostuymuş eksik etmeyelim soframızda..
İkinci bilgi : Belki birinci bilgiden öncedir, Nar suyu da her derde devaymış.. benim özgür ruhlu kocam bizzat denemekte bu bilgiyi, Her gün 2 bardak nar suyu içerek kür uygulamakta ama olmazsa olmaz kuralı Antalya Kale içindeki O yerden içilecek. Kesin..
Nasıl daha güzel oluruz, nasıl daha saygın oluruz, nasıl kendimizi geliştirir yenileriz riz ruz.. caaaz..
Ay ben niye yazıyorum ki zaten size de gelmiştir bu bilgiler.. boş vereyim yazmayı değilmi..

Geçen Salı yaptığım sulu boya resmi ekliyorum aşağıya Fabian Perez’in bir yağlıboya resminden bakarak yaptım, Flemenko dansçısı bir kadın..

(bu arada bu haberi vermeden duramayacağım, hani söz etmiştim ya Cumartesi günleri Latin dansları çalışması ekledim yaşamıma diye.. Tango ve Salsa.. Baktımki Tango öz partnerinle yapılabilir ancak.. benim Özgür ruhlu da hazır buradayken ikna ettim geçtiğimiz Cumartesi birlikte gittik.. ilk ders Kırkpınar kıvamında geçti ama :)) bu hafta belki aşama kaydederiz )

Neyse Konuya dönelim arkadaşlarım, resimle ilgili eleştirilerinizi bekliyorum..
Şimdilik hoşçakalın.

Sevgiler…


15 Şubat 2009 Pazar

I love your blog



Benim Tatlı arkadaşım Taaa çocukluğumdan bu yana yakın dostum Sevgili Hülya’m ( www.hulyayilmaz.blogspot.com ) Bana çok güzel bir armağan vermiş.. yukarıda gördüğünüz armağanı aldım.. yüreğimin en önemli köşesine yerleştirdim mutlulukla..
Sevgili Hülyacım (Emeklilik Hobileri) çok teşekkürler..
Ben de bu armağanı yanda olan ya da olmayan izlediğim tüm bloglara armağan etmek istiyorum sevgilerimle…

13 Şubat 2009 Cuma

BAST'A (ANNE KEDİ)

SEVGİLİ ARKADAŞIM BAST'A ( www.basts.blogspot.com ) ACİL ŞİFALAR DİLİYORUM..

DİLERİM BUNDAN SONRAKİ YAŞAMINA DA ÇABUK VE KOLAY UYUM SAĞLAYACAKTIR..

TÜM CANLILARIN ONUN SAĞLIĞI İÇİN DUACI OLDUKLARINA İNANIYORUM..

ÇABUK İYİLEŞ SEVGİLİ ARKADAŞIM AFET…

SEVGİLER…

6 Şubat 2009 Cuma

EREZYON

Ben izlemioruuum.. ööle diziler, yarışmalar, yemekteyizler, evlilik programları filan.. ben sadece belgesel izlerim.. bide açık oturumlar.. Paparazi mi dediniz hayatta izlemem..
ay ben çok entelektüelim..
diyeceğim de ı ıh diyemiyorum.. tv yi açınca çıkıyor karşıma, haberlerde paparazzi, tanıtımlarda yemek yarışması…
Özgür ruhlu kocam buradayken gerçekten izlemiyor hatta izleyemiyorum. Ama Onunla birlikte tv izlerken belgesel kanallarından da gına geliyor, bir kanal yıllardır uçak kazalarını anlatıyor, bir diğeri yabani hayvanları.. yıllardır aynı filmleri çevirip çevirip gösteriyorlar, bir de üzerine anlatan adamın ruhsuz monoton sesi.. Özgür ruhlu yokken hiç uğramıyorum o taraflara..
Siyasi muhabbetlerde boşa kürek çekmek gibi geliyor.. üzülüp, sinirleniyorum.. şekerim çıkıyor..artık (baştan kaptırmazsam kendimi) izlemiyorum.
Uzun zamandır tv deki hiçbir görüntüye konsantre olamadığımdan film de izlemiyorum, o nedenle karşımda şekilden şekle giren televizyon ekranı hiç bir şey ifade etmiyor bana..
Tıpkı bu yazının hiç bir şey ifade etmediği gibi..
Aslında bir konuda dertliyim ama çözümü ile ilgili hiç destek istemiyorum.. Sevgili Ataletimiz ve Dolfinimizin öncülüğünde oluşturulan kitap okuma etkinliğine sessizce yaklaşıyor, bakıyor sonra hiç uğramamış gibi yavaşça uzaklaşıyorum oradan.. içimde bir sızı ile..
Derdim kitap okuyamamak.. evet zamansızlık filan değil.. nedenini de bilemiyorum.. birkaç yıldan bu yana böyle bir sorunum var.. evde nerdeyse onlarca sayıda diyebileceğim, baştan birkaç (en fazla 20) sayfası okunmuş kiminin arasına ayraç konmuş, kiminin sayfa köşesi kıvrılmış kitaplar beklemekte..
Hayır okuyamıyorum, bazen sayfayı seyrettiğimi fark ediyorum.. Ben niye böyle oldum.. nolucam ben.. üff üzülüyorum bu konuya..
Yukarıda sözü edilen etkinliği duymamış gibi davranmam da bu yüzden. Hayır okuyamam ki ben o kitapları..
Kendi sorunumla sizi meşgul ettim.. kapatayım bu konuyu burada.. belki birgün düzelir eskiye dönerim kimbilir.. belki zamandır bu sorunumun da ilacı..

Konu bitti..
Resim yine suluboya.. Salı günleri gittiğim atölyede genç hatta çook genç şeker bir hocamız var Tuğba Ezgi.. işte o hepimizden 50 x 70 ebadında resim yapmamızı istedi.. çok büyük.. hiç istemedim yapmayı ama öğretmenimiz o kadar şeker ki o istedi diye oturup atlı, keçili bir resim yaptım suluboya ile.. yani sadece ödev olarak.. ama her yaptığımı size göstermem şart ya, onun için işte aşağıda o resim..

Bol bol sevgiler benden size..
Hoşçakalın