13 Eylül 2008 Cumartesi

LEYLEK LEYLEK HAVADA (2)

Nerede kalmıştık, düğün hazırlıkları değilmi..
Düğün hem de yöresel düğün, ne yapılması gerekiyorsa yapılacak.
Evet Bayrak töreni biliyormusunuz, bayrak töreni.. ben biliyorum. Efendim önce
Bayrak töreninin pilavı için en aşşa 120 kg filan çeken boğa alınır. Ölü olması tercih edilir. Yani kesilmiş olması. Pilavın ön hazırlığının yapılacağı eve parçalar halinde gelir. Tabi kasalarla domates, biber, çuvallarla soğan, bulgur, tenekelerle yağ, şinik şinik (Anadolu’da bir ölçü birimi) nohut, Onlarca tavuk,
bir gün önceden malzemeler ayıklanıp doğranıyor, çook büyük kazanlara konuyor içine odun konmuş kenarları büyük taşlarla yükseltilmiş ocaklar hazırlanıyor,
bu aşamada bilfiil çalışmış durumdayım, belki bir çuval soğanı soydum bir kasaya yakın biber doğradım. Ama nasıl başardım biliyormusunuz.
Çok ilginç.. orada o işler esnasında ikram edilen şalvarı giydim. Aman tanrım o ne müthiş bir giyisi.. enerji drink gibi bişey, giyince birden enerji doluyorsunuz,
Şu ana kadar giymemiş olanlar bir şekilde edinsinler. 5 m basmadan yapılıyormuş.
Şalvarı giyince ne kadar iş varsa yapmak istiyor başka iş yokmu diyorsunuz.
Çoook keyifli…
Anadolu insanı ve gelenekler.. yardımlaşma..
Müthiş.. bir ara saydım 17 hanım vardı pilav için çalışan.. cep telefonunu şalvarının bel kısmında oluşturdukları yere sıkıştırıp, blenderını kolunun altına alan tandır odasına gelmişti :))

O arada aslında Almanya’da yaşayan Yine kuzen torunu dünyalar güzeli Deniz’in yaptığı yorgunluk kahvesi canıma can kattı..

Pilavın ön hazırlığı o tandır başında odunun isi altında tamamlandı.. ocağın başında kocaman kepçelerle (aslında sandal küreği demek daha doğru) soğanlar kavruldu. O isle biz bütün kadınlar islendik Füme kadın olduk.
Daha sonra Gelinin yakınları damat bohçasını getirdiler..



Akşama kına gecesi, Bu yaşıma geldim daha önce usulen (gibi) yapılan bir kına töreni dışında hiç katılmamıştım kına gecesine. Biz damat tarafı olarak gelinin evine gittik, yapılması gerekenler yapıldı, geline ve diğer isteyenlere kına yakıldı, eller bağlandı (ben cesaret edemedim çok uzun süre kalırsa diye) çok neşeli bir toplantı oldu,

Damat evinde de beyler toplanmıştı.
Herkes evine dağıldı yarın bayrak töreni..

Not: geçtiğimiz hafta misafirlerimiz vardı, birlikte yoğun çevre gezileri yapıldı, Antalya çevresi ama illede Olimpos-Çıralı-Adrasan.. O nedenle Uygarın düğün yazısının devamı gecikti..
devamı yine yarın..
Sevgileeer

3 yorum:

Adsız dedi ki...

oh şükür.
devamı diye gelip gidip bakıyorum, misafirden fırsat bulamamışsındır diye biliyorum ama...
görmediğim resimler gördüm.
de,
şu şalvarı göremedik yahu. bi bir araya gelince diksek de giyinsek?
belki şalvarlı bir kabare de hazırlar çekeriz 8)

Adsız dedi ki...

Bayılırım değişik düğünlere,kına gecesi bende yaşamadım hiç:)
Bu arada sigarayı bıraktım demişsin,ama şu kadar sene,gün ve saat oldu diye birebir yazmışsın,demekki aklından hiç çıkmıyo:) Bendede öyle oldu,ve maalesef gene başladım bu merete.Ama bir gün,hazır olunca,kurtulacağım o kesin:)
Sevgiyle kal

uctemmuz dedi ki...

harika.
Kendi kına gecemi hatırladım.
Çok sevindim.:)

İki adet kına gecesi yapmış idik biz. Birisi bizim evimizde, birisi Kayınpederimin evinde, yani köyde.:)
O şalvarlara bayılırım.(Gerçi o zaman 42 kiloydum, şalvarın içinde tur atıyordum yani.)
Kendi kınamın yemeklerinin hazırlanışına da katıldım. Ne kadar eğlenceli, öğretici değil mi geçkalmadımkiciğim...:)
Çok teşekkürler anlattığın için...:)